ADANA İLİ HAKKINDA BİLGİ | |
Nüfus (2015) | 2.183.167 |
Yüzölçümü | 14.125 Km2 |
Rakım | 23 m |
İstatistiki Bölge Sınıflandırması | TR62 (Adana, Mersin) |
İl Nüfus Artış Hızı(2014/2015) | ‰ 8,1 |
Nüfus Yoğunluğu (2015) | 157 |
Akdeniz’deki Kıyı Uzunluğu | 160 Km |
Büyükşehir Belediye Sayısı | 1 |
İlçe Sayısı | 15 |
Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sırası
(Kalkınma Bakanlığı,SEGE-2011) |
16. Sıra |
Gelişmişlik Kademesi (SEGE-2011) | 2. Kademe |
Kişi Başına Katma Değer (2011,TR62) | 7.232 $ |
TARİHÇE
Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin suladığı verimli arazide kurulu Adana, coğrafi konumu nedeni ile tarihi M.Ö. 6000 yıllarına kadar dayanan dünyanın en eski yerleşim yerlerinden birdir.
Adana’ya ait en eski yazılı kayıtlar Boğazköy metinleri olarak bilinen M.Ö. 1650 yıllarındaki Hitit tabletleridir. Bu tabletlerde Adana havalisinden “Uru Adania”, yani Adana bölgesi olarak bahsedilmektedir.
Adana, Yontma Taş Devri’nden bu yana yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Adana’nın merkezinde bulunan Tepebağ höyüğü, insanoğlunun yerleşik hayata geçtiği neolitik dönemden bu yana kullanılmıştır.
Adana, Antik Kilikya Bölgesi’nin en önemli şehirlerinden biridir. Adana’yı egemenliği altına alan medeniyetler sırasıyla; M.Ö. 1900 Luvi Krallığı (Hititlerin bir kolu), M.Ö. 1500-1333 Arzava Krallığı (Hititlerden ayrı doğu kökenli bir grup) , M.Ö. 1900-1200 Hitit Krallığı, M.Ö. 1190-713 Kue Krallığı (Frigler), M.Ö. 713-660 Asur Krallığı, M.Ö. 663-612 Kilikya Krallığı, M.Ö. 612-333 Pers Satraplığı, M.Ö. 333-323 Hellenistik dönemi, M.Ö. 312-133 Seleukidler, M.Ö. 178-112 Karsunlar dönemi, M.Ö. 395- M.S.638 Bizanslılar ve M.S. 638 İslam devri sırasıyla; Ermeni Krallığı, Mısır Türk Memlukluları, Ramazanoğulları ve Osmanlılar olarak sayılabilir. Böylece Adana, tarih boyunca 10 ayrı ve büyük medeniyete, 18 ayrı siyasi yapılaşmaya şahit olmuştur.
1.Dünya Savaşı’ndan sonra Adana ve çevresi Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. 5 Ağustos 1920’de Mustafa Kemal, Fevzi Bey (Çakmak) ve milletvekilleri Pozantı’ya gelerek burayı il merkezi haline getirmişler ve Pozantı Kongresi’ni yapmışlardır. 1920 Kasım ayında Fransızlar yenilgiye uğramışlar ve imzalanan Ankara Antlaşması’na uygun olarak 5 Ocak 1922’de Fransız işgalinden kurtarılmıştır. Bu tarihten itibaren il merkezi Adana’ya taşınmıştır.
COĞRAFİ DURUM
Adana ili, Anadolu Yarımadası’nın güneyinde bulunan Akdeniz Bölgesi’nin doğusunda, Adana bölümünde yer almaktadır.
Adana ili, kuzeyinde Kayseri, doğusunda Osmaniye, Kuzeydoğusunda Kahramanmaraş, güneydoğusunda Hatay, Kuzeybatısında Niğde ve batısında Mersin illeri, güneyinde ise Akdeniz ile çevrilidir. Güneyi 160 km’yi bulan Akdeniz kıyılarıyla sınırlanan ilin yüzölçümü 14.046 km2’dir.
Adana ili, Orta Toroslar’ın bir bölümü ile Amanos Dağları tarafından çevrilidir. Toroslar batıdan doğuya Uzunyayla’ya kadar uzanır. Toroslar’ın bu bölümünde İç Anadolu’yu güneye bağlanan en önemli geçit olan Gülek Boğazı bulunur.
İlin toprakları, güneyden kuzeye gidildikçe yükselmekte ve Toroslara ulaşınca 2.500 metreye kadar çıkmaktadır.
Dağlar
İlin kuzeybatı, kuzey ve kuzeydoğu bölümleri Orta Toros adı verilen dağ sistemiyle çevrelenmiştir. Doğuda sınır, Toros Dağları sistemine giren Amanos Dağları’na dayanır.
Orta Toroslar üzerinde üç ayrı dağ sırası görülmektedir. Bunlar batıdan başlayarak Bolkar Dağları, Aladağlar, Tahtalı dağlarıdır. Ayrıca Orta Torosların kuzeydoğu uzantısını oluşturan Binboğa Dağları ilin sınırlarını aşmakta ve Kahramanmaraş iline uzanmaktadır. Aladağlar üzerindeki Demirkazık Tepesi, Toros Dağları’nın doruğudur.
Ovalar
Bütünüyle Adana Ovası adı verilen havzanın güneyde kalan bölümüne Çukurova, kuzeyde kalan bölüme ise yukarı ova Anavarza denir. İki ovayı Misis Dağları ayırır. Tepe özelliği gösteren bu dağların en yüksek noktası olan Nur Dağı’nın yüksekliği 770 metredir.
Çukurova, Türkiye’nin en geniş delta ovasıdır. Seyhan ve Ceyhan nehirleriyle Berdan (Tarsus) Çayı’nın getirdiği alüvyonlardan oluşmuştur ve karışık yapılıdır. Orta Toros eteklerinde Akdeniz’e kadar uzanan ovanın bütününü Adana Ovası adıyla anılabilir.
Akarsular
Akdeniz bölgesinin en büyük akarsuları olan Seyhan ve Ceyhan, il toprakları içinde yer alırlar. Seyhan Nehri (560 km), kuzeyde Toros Dağlarından Zamantı Suyu adıyla çıkar, çeşitli kollardan sonra Göksu ile birleşerek Seyhan adını alır ve batıda Mersin sınırında Deli Burnu’nda denize dökülür.
Ceyhan Nehri (509 km) Adana ve Akdeniz Bölgesinin ikinci büyük ırmağıdır. Elbistan’ın kuzeyindeki dağlardan doğup Hurma Boğazı’nda denize dökülmektedir.
Göller
İlde ülkenin önemli barajlardan olan Seyhan Baraj Gölünden başka, güneyde kıyıda da ağızlarla denize açılan Akyatan, Akyayan, Tuzla Gölü gibi birkaç kıyı gölü ve Aladağlar üzerinde Yedi Göller adıyla alınan küçük buzul gölleriyle, Karaisalı ilçesi yakınlarındaki Barak Köyü sınırları içerisinde Karstik Dipsiz Göl adı verilen alabalığı ile ünlü göller vardır.
İklim
Adana’da coğrafi yapıya uygun olarak dağlık ve ovalık kesimde iklim değişiklik göstermektedir. Ovalık alanın iklim yapısı Akdeniz iklimidir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Bölgede meydana gelen yağışlar, genellikle yamaç yağışları ve gezici hava kütlelerinin karşılaşmasıyla olur. Dağlık alanlarda ise kara iklimi hakimdir. Kışın yağışlar kar şeklindedir.
Bitki Örtüsü
Adana Çevresindeki bitki örtüsü Akdeniz iklimi özelliklerini taşır. 700-800 metreye kadar bodur ağaçlardan oluşan makiler görülür.
800 metreden başlayan ormanlar, daha alçak düzeylerde yayvan yapraklı ağaçlardan (Çoğunlukla meşe) daha yükseklerde ise iğne yapraklı ağaçlardan (Sedir) oluşur. Yaz mevsiminin kuraklığı ve uzunluğu bitki örtüsündeki çeşitliliği azaltır. 2800 metreden sonra yavaş yavaş seyrelen Sedir toplulukları yerlerini çayırlara bırakır.
İdari yapı: Adana ilinde 1 büyükşehir belediyesi , 15 ilçe ve 828 mahalle bulunmaktadır.
Nüfus: Adana ilinin nüfusu, 2015 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre 2.183.167’dir.
Alan: Akdeniz Bölgesinde yer alan Adana, 14.046 km2’lik yüzölçümü ile Türkiye yüzölçümünün % 1,8’ine denk gelmektedir.
İlçeler: Nüfus bakımından en büyük ilçeleri sırasıyla Seyhan, Yüreğir, Çukurova ve Ceyhan ve en küçük ilçesi Saimbeyli’dir.
Ekonomi: Adana’nın coğrafi konumu ve ikliminin uygunluğu tarımsal yönden avantaj sağlamıştır. Seyhan Barajı’nın inşası ve tarım tekniklerindeki gelişmelerle beraber 1950’lİ yıllarda tarımsal verimde büyük gelişmeler yaşanmıştır.
Yüzölçümünün % 35’i tarım alanıdır ve çok bereketlidir. Adana’nın bereketli ovalarından; Traktör ve diğer modern tarım araçlarının kullanımıyla, sulama, gübreleme, ıslah edilmiş tohum ve ilaçlamayla senede birkaç defa ürün alınabilmektedir. Çukurova topraklarında buğday, mısır, soya, ayçiçeği, fıstık gibi ürünler ile sera ürünlerinin ekim alanları giderek artmaktadır. Ayrıca bağ ve bahçecilik konularında modern yöntemlerle çalışmalar yapılmakta, üzüm, kiraz gibi meyve üretimi geliştirilmektedir.
Tarım ile birlikte hayvancılık da coğrafi koşulların imkan vermesiyle Adana ekonomisine ülke ekonomisinin ortalamasının üzerinde katkı sağlamaktadır. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın yanı sıra Akdeniz’e kıyısı bulunan Adana’nın ilçeleri Yumurtalık ve Karataş’ta deniz mahsulleri üretimi de önemli yer tutmaktadır.
Adana, ülkemizde ilk sanayileşen şehirlerden biri olmuştur. Adana; pamuk, buğday, soya fasulyesi, üzüm ve narenciyenin büyük miktarlarda üretildiği Çukurova tarım bölgesinin pazarlama ve dağıtım merkezidir. 1225 hektar alan üzerine kurulan Adana Organize Sanayi Bölgesi, küçük-orta ölçekte 300 civarında tesise ev sahipliği yapmaktadır.
Jeolojik konumu nedeniyle, çok çeşitli ve önemli yer altı kaynaklarına sahiptir. Başta demir olmak üzere krom, çinko, kurşun, altın, gümüş, boksit, manganez, barit, fosfat, kuvars kumu ve kuvarsit, alçı taşı, tuz, çimento hammaddeleri, yapı taşları, petrol, kömür, asbest, magnezit ve benzeri gibi pek çok madensel kaynak ilin doğal kaynakları arasındadır.
Kültürel yapı: Adana ilinde, tarih boyunca hüküm sürmüş 10 uygarlığın etkileri Adana’nın kültür yaşamında hala görülmektedir. Adana ve Çukurova kültürünü önemli etkileyen gruplar özellikle göçebe Türkmen ve Yörük aşiretlerdir.
Osmanlı Devleti zamanında, ovadan çok Toroslar’da yerleşen Türk (Yörük, Türkmen) aşiretleri yüzyıllar boyu dış etkenlere kapalı kalmış ve en az 10-15 asırlık Türk-Müslüman kültürünü muhafaza etmeyi başarmışlardır.
Özellikle 19. ve 20. Yüzyıllarda Adana ovasında yerleşim artmasıyla tarım ve sanayileşmede büyük atılımların olması, yörenin kültüründe büyük değişiklikler yaratmıştır. Ayrıca yörede yayla, deniz ve ova kültürünün de karışımı ile yeni bir kent kültürü meydana gelmiştir.
Çukurova’da, halk edebiyatı ve aşıklar geleneği yüzyıllardan beri sürmektedir. Bunlardan en iyi korunanı aşıklık geleneğidir. Karacaoğlan, Dadaloğlu aşıkların en ünlülerindendir.
Adana, tarih öncesinden bugüne bölgede hüküm süren birçok medeniyetin çok sayıda tarihi eserini ve eşsiz kültürel dokusunu topraklarında barındırır. M.Ö. 6. Asırda kurulan Anavarza şehri, Asur, Roma, Bizans, Müslüman-Arap ve Türk devirlerine ait eserlerce zengindir. Roma imparatoru Hadrian tarafından yaptırılan ve Seyhan Nehri üzerine kurulan Taş Köprü, Adana’nın en önemli simgelerindendir. Ramazanoğulları devrinde yaptırılmış olan Yağ Cami ve 1588’de Yağ Caminin yanına yaptırılan medresenin sarı renkli küfeki taşından yapılmış giriş kapısı, asrın sanat şaheserleri arasında sayılmaktadır.
Seyhan ve Ceyhan Nehirlerinin suladığı verimli topraklar ve coğrafi konumu nedeni ile tarih öncesi çağlardan günümüze kadar değişik Medeniyetlerin hüküm sürdüğü Çukurova’nın kültürünü bu uygarlıklar oluşturmuştur. Çukurova’da hüküm sürmüş Uygarlıkların etkileri Adana’nın kültür yaşamında kendini göstermektedir. Bir kültür mozaiğine dönüşen Adan ve Çukurova kültürünü önemli şekilde etkileyen gruplar özellikle göçebe Türkmen ve Yörük aşiretleridir. 7-11. yy. arası Bizanslılar, Araplar ve aradaki küçük bir çok siyasi toplulukların kültür etkileri altında gelişen Çukurova, 11. yy.’dan itibaren tamamen Selçuklu kültürü etkisi altına girmiştir. Selçukluların ve onları takiben Beylikler Döneminin etkileri Çukurova’da çok belirgindir. Beylik devrine damgasını vuran Ramazanoğlu Beyliği’nin zengin kültür varlıkları olan Medrese,han, hamam ve konaklar bugün hala ayakta olup görülmeye değerdir.
![]() Beylikler sonrası Osmanlı Devrinden kalma yazılı kaynaklar zamanın gelişimine ışık tutmaktadır. (Şeri/mahkeme Sicilleri veya Ziya Paşa devri kayıtları) Ovadan çok Toroslar’da yerleşen Türk (Yörük, Türkmen) aşiretleri uzun yüzyıllar dış etkenlere kapalı kalmış ve en az 10-15 asırlık Türk-Müslüman kültürünü pek fazla değişmeden muhafaza etmeyi başarmışlardır.
Adana’nın daha ovalık kesimlere yerleşmesi 19. yüzyıla rastlamaktadır (Osmanlı devrine, Cevdet ve Derviş Paşalar dönemine ) Ovaya yerleşme ile kültürde değişmeler başlamıştır. 20. yüzyılın ortasından itibaren de ovaya sanayileşmenin gelişi yöre kültür ve yaşamında büyük değişiklikler yaratmıştır.Bir toplumun maddi ve manevi değerlerinin birikimi, o toplumun kültürünü meydana getirir. Bir çok iç ve dış etkenlerin yarattığı sentez, toplumun belli bir dönemdeki kültürünü belirler. Verimli topraklar ve coğrafi konumu nedeni ile tarih öncesi çağlardan başlayarak değişik ulusların akınına uğramış bölgede Çukurova kültürünü bu uygarlıklardan parça parça briktirilmiş taşlarla oluşturulmuş bir yapı olarak tanımlamak da mümkündür. ![]() Özellikle 19.ve20. yüzyıllarda Adana ovasında yerleşimin artmasıyla tarımda ve sanayileşmede büyük atılımların olması, yörenin kültüründe büyük değişiklikler yaratmıştır. Ayrıca yörede yayla, deniz ve ova kültürünün de karışımı ile yeni bir kent kültürü meydana gelmiştir. Çeşitli Kültürlerin Yörede Bıraktığı İzler İlde çeşitli uygarlıklara ait çok sayıda sit alanı, sivil mimarlık örneği, dinsel,kültürel ve askeri yapılar bulunmaktadır Bu sit alanları içinde Kozan merkez ve Seyhan İlçe merkezinde yer alan Tepebağ Kentsel Sit Alanı gibi kentsel sitler, Misis, Magarsus, Anavarza, Aegeai Antik Kenti gibi arkeolojik sitler, Ağyatan, Akyatan, Yumurtalık Lagünü gibi doğal sitler, ayrıca anıtsal nitelikli kültür varlıkları da bulunmaktadır. Bunlar Misis ve Adana Taş Köprü, Ulucami, Yağ Cami, Arasta, han-hamam gibi dini, askeri ve resmi yapılardır. ADANA’daki KÜLTÜR KURULUŞLARI Adana Arkeoloji Müzesi Etnoğrafya Müzesi Atatürk Bilim Kültür Merkezi Misis Mozaik Müzesi
Müze Adana Ceyhan arasındaki tarihi İpek yolu üzerinde, Adana’ya 26 km uzaklıktadır. Burada sergilenen eserler arasında Misis Antik kenti sınırları içerisinde yer alan bir Bazilika’ya ait zemin mozaikleri de vardır. Eser 1956 yılında Misis Höyüğü’nde kazı yapan Alman arkeoloji heyetinden Prof. Dr. H. Theodor Bossert ile Dr. Ludwig Budde tarafından ortaya çıkarılmıştır.Mozaiğin tam ortasında bir masa veya sehpa şeklinde yapılmış bir kümes ve etrafında Nuh Peygamber’in tufanda gemisine aldığı 23 adet kuş ve kümes hayvanları, bu grubun etrafında ise vahşi ve evcil hayvanlar yer almaktadır. Eser M.S. 4. yy.’a aittir.Müze bahçesinde Misis Antik Kenti’nde bulunan taş eserler de sergilenmektedir. Adana Röleve Anıtlar Müdürlüğü Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü Adana İl Halk Kütüphanesi Çağdaş Çocuk Kütüphanesi Mehmet Sabancı Çocuk Kütüphanesi 100. Yıl Çocuk Kütüphanesi Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Tiyatrolar Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası |