Genç kadının biri ilkokul öğretmeni olarak staja başlar, çok heveslidir. Bir gün teneffüs sırasında bütün çocuklar futbol oynarken bir çocuğun oyun alanının sonunda kenarda durduğunu görür.
Çocuğun iyi olup olmadığını öğrenmek üzere yanına yaklaşır ve çocuk bir sorununun olmadığını söyler. Bir sure sonra genç kadın çocuğun yine tek başına aynı yerde durduğunu görür, içi rahat etmez ve tekrar çocuğa yaklaşarak, “senin arkadaşın olmamı ister mısın ?” diye sorar, çocuk pek hevesli olmamakla birlikte “tamam” der.
İlerleme kaydettiğini düşünen genç öğretmen “Bütün çocuklar topun peşinde koşturup oynarlarken sen neden burada duruyorsun?” diye sorar. Afallayan çocuk hayretle cevap verir : “Çünkü.. ben kaleciyim!!!”
Derste Duygu, Merve’ye dert yandı:
-Ben tahtadaki harfleri çift görüyorum, sen de öyle mi?
-Yoo ben tek görüyorum.
Duygu hemen telaşa kapıldı:
-Eyvaah ne yapacağım peki şimdi?
-E kolayı var bi gözünü kapa olsun bitsin. 🙂
Tarih dersinde öğretmen birini tahtaya kaldırmış ve sormuş: -Oğlum Kadeş Savaşını kim yaptı? Çocuk hemen yanıtlamış: -Hocam vallahi billahi ben yapmadım. Hoca sinirinden çıldıracak. O sinirle dışarıya çıkmış, koridorda Matematik öğretmenini görmüş ve durumu Matematik öğretmenine anlatmış: -Hoca hanım bu öğrenciler beni çıldırtacak; Kadeş Savaşını kim yaptı diye soruyorum, vallahi billahi ben yapmadım diye yanıt veriyorlar, çıldıracağım… -Hocam üzülmeyin çocuktur bunlar hem yaparlar hem de yapmadım derler… Tarihçinin sinirleri iyice tepesine çıkmış ve soluğu Müdür Beyin odasında almış. -Müdür Bey bu nasıl bir okul, ne öğrencisinde hayır var, ne de öğretmeninde; öğrenciye Kadeş Savaşını kim yaptı diye soruyorum, ben yapmadım diyor, öğretmene durumu anlatıyorum, bunlar çocuktur hem yaparlar hem de yapmadım derler diyor, kafayı yiyeceğim. Müdür Bey: Siz hiç kendinizi üzmeyin Hocam, bunda merak edilecek birşey yok, şimdi Bakanlığa bir yazı yazar ve Kadeş Savaşını kimin yaptığını sorarız… Tarih Öğretmeni aldığı yanıt ile oracığa yığılıp kalmış ve Müdürden bir hafta izin almış… Bir hafta sonra Bakanlıktan bir yazı: Bu yıl ödenek olmadığı için Kadeş Savaşı yapılamayacaktır. Bilginize…
Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı : -oğlum ne oldu gözüne? düştün mü yoksa? -hayır düşmedim.arkadaşım orhan’la dövüştük.ben de yarın onun gözünü şişireceğim! Annesi yatıştırmaya çalıştı : -sakın ha! dövüşmek iyi birşey değil.ben sana yarın pasta çörek vereyim.arkadaşına da ver, barışın.güzel güzel oynayın olmaz mı? -olur anneciğim, barışırız. Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.annesi merakla sordu : -yine ne oldu? -arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!
Annesi, ders çalışmayan oğluna sinirlenerek çıkıştı:
-Okuyup yazmaya pek hevesin yok senin, senden hiç bişi olmayacak bu gidişle!
Oğlu hemen itiraz etti:
-Olur mu annecim, ben de öğretmen olurum… Öğrencilerim okur ben dinlerim.
Kimya dersinde öğretmen, elindeki metal parayı gösterdi:
-Şimdi bu beşyüzlüğü asite batırıyorum. Ne dersiniz eriyecek mi?
Nuri parmak kaldırıp cevapladı:
-Erimez, öğretmenim:
-Evet erimez, neden erimez?
-Eriyecek olsa asite atmazdınız da ondan…
Arkadaşı Zeki’nin elindeki portakalı soymadan yemeye hazırlandığını görünce şöyle söylendi:
-Oğlum sen salak mısın portakal soyulmadan yenir mi hiç?
Zeki gayet rahat cevapladı:
-Ne zaman soysam içinden dilim dilim portakal çıkıyor soyup içine bakmaya ne gerek var ki?
Mahir adında çalışkan bir talebe her nasıl olduysa meşhur edebiyat öğretmeni
Tahir-ül Mevlevi’den zayıf not alınca bir fırsatını bulup tahtaya:
“Vermezse Tahir, ne yapsın Mahir”, yazar.
Tahir-ül Mevlevi yazıyı görünce hemen cevabı yazar:
“Çalışsa Mahir, vermez mi Tahir.”
Öğretmeni ayşe’ye sordu. bebek banyosunda suyun sıcaklığını nasıl ölçersin. ayşe : önce bebeği suya koyarım .bebek kırmızı renk aldıysa su sıcak eğer mor renk aldıysa su soğuk beyaz bir renk alırsa bebeğin bir daha banyo yapmasına gerek yoktur.
Sınıfta öğretmen sordu:
-Bana elektrik ile şimşek arasındaki kim söyleyebilir?
Hemen bir parmak kalktı:
-Elektrik paralı, şimşek bedava öğretmenim!
Öğretmen çocuğa sormuş,
‘Oğlum elini pantalonun sağ cebine attın ve bir 10 milyon lira çıkarttın, sol cebinden de 5 milyon lira çıktı. Senin şimdi neyin var?
Öğretmen çocuğun ’15 milyon liram var’ cevabını vermesini beklerken Çocuk cevap vermiş
‘Her halde üzerimde başka birinin pantalonu var!’
Öğretmen ödevleri kontrol ediyordu. Ödevlerine pek özenmeyen bir öğrencinin defterine bakıp:
-Senin işin yaş… dedi.
Öğrenci savunmasını şöyle yaptı:
-Ne biçim mürekkepse bir türlü kurumadı öğretmenim.
Nuri okuldan eve bir gözü mosmor dönmüştü. annesi çıkıştı:
“aşk olsun yine mi dövüştün okulda? “şey büyük bir çocuğun küçüğü dövmesine engel olmaya çalıştım da anneciğim.”
“aferin bak bu cesaret işi. kimdi o küçük?”
Nuri gayet sakin;
” Ben! ”
Öğretmen, matematik sözlüsünde Oğuz`u tahtaya kaldırıp sordu:
– Oğuz, babandan yüzde 10 faizle 200 milyon borç para alsam, yıl sonunda kendisine kaç para vermem gerekir?
Oğuz hemen cevap verdi:
– 400 milyon lira.
– Nasıl olur oğlum, sen hiç hesap bilmiyor musun?
– Bilmesine biliyorum ama, siz benim babamın ne büyük faizci olduğunu bilmiyorsunuz.
Öğretmen matematik dersinde öğrencilerine sordu:
– Çocuklar sayılar asla yalan söylemez. Örneğin bir adam bir tarlayı on günde sürerse, on adam bir günde sürebilir.
Buna benzer bir örnekte siz verin bakalım!
Öğrencilerden birisi gülerek cevap verdi.
– Örneğin bir vapur Atlantik Okyanusunu altı günde geçerse, yüz kırk dört vapur bir saatte geçer…
Küçük Temel`le arkadaşları sınıfta aralarında kim daha zeki diye tartışıyorlarmış
Küçük Temel:
– Ben çok zekiyimdir, üç aylıkken yürümeye başlamışım, demiş.
Oradan Dursun hemen atlar:
– Sen habuna zeka mi deyisun. Haçan ben üç yaşına kadar kendumi kucakta taşitmişum.
Öğretmen, Nurdane`ye sordu:
– Baban ne iş yapar?
Nurdane evde gördüğünü aynen söyledi:
– Annem ne iş yapmasını isterse, onu yapar öğretmenim.
Öğretmen, sınıfta Leyla`ya sordu:
– Eğer ben gitmişim dersem, bu yanlış olur neden?
– Çünkü hala burdasınız öğretmenim!..
Temel okuldan eve koltuğunun altında bir kitapla gelir.
– Anne, öğretmenim bağa armağan verdu.
– Ne armağanı oğlum?
– Tabiat dersinde öğretmen deve kuşunun kaç ayağı oldiğini sordi, pen de üç dedum.
– Ama teve kuşunun içi tane ayağu var.
– Pileyrum anne ama herçez dört dedu, penimku en yakinu idu.
Belma, sınıfta pencerenin yanında oturuyordu. Sıcak bir gündü. Dersleri zor izliyordu. Bir
aralık güneş, bulutların içine girmişti. onun bu derse ilgisiz halini farkeden öğretmeni sordu.
– Ne oldu Belma?
– O kadar sıcak ki öğretmenim, güneş bile gölgeye kaçıyor.
Kaan okuldan eve geldi.
Babası, okulda yeni öğretmeniyle işlerin yolunda gidip gitmediğini sordu.
– Harika, dedi. Yalnız seni çok kıskanıyor.
Babası şaşırdı:
– Kıskanıyor mu, neden?
– Bugün defalarca: Çocuk çocuk, senin baban ben olsaydım…. dedi durdu.
– Ben, öğretmenin dersinden hiçbir şey anlamıyorum.
– Neden?
– Geçen gün dört beş daha dokuz eder, demişti. Bugün de altı üç daha dokuz eder, diyor.
Hocaya sormuş öğrencisi: “Hocam, kültürlü olmak için ne yapmak gerekir?”
Hoca demiş ki; “Üç tane üniversite bitirmek lazım..”
Öğrenci üç üniversite bitirip gelmiş..
Hocam, üç üniversite bitirdim, şimdi kültürlü oldum mu?
Hoca “Hayır” demiş “Hepsini sen bitirmeyecektin. Birini deden,
birini baban, birini sen bitirecektin.”
Okul açıldıktan bir ay sonra, birinci sınıf öğretmeni öğrencilerden birini tahtaya kaldırmış.
Ne sorduysa öğrenci cevaplayamamış, öğretmende sinirlenmiş:
– Sen hiçbir şey bilmiyorsun?
– Evet öğretmenim, bilmiyorum!
– Ne demek o?
– Öğretmenim, bir şey bilmediğim için beni evden buraya gönderdiler.
Temel ile Cemal henüz ilkokula gidiyorlardı.
Bir gün aralarında konuşuyorlardı.
Temel:
– Havuç, yemenun cözlere o kadar faydası var ki, dedi..
Bunun üzerine Cemal hayretle sordu:
– Nasıl olayi o..
Temel bilgiç bilgiç konuştu:
– Ha uşağum, sen hiç gözlüklü tavşan cördün mü?
Sınıfta öğretmen uyuklayan öğrencisine sormuş, “Roma’yı kim yaktı oğlum?” Çocuk “Hocam ben yakmadım diye ağlamaya başlamış. Öğretmen sinirlenip sınıftan hızla çıkmış.Karşısına edebiyat öğretmeni çıkmış:”Ne oldu Hocam neye sinirlendin demiş.””Bir çocuğa Roma’yı kim yaktı dedim, ben yakmadım diye ağlamaya başladı.”Edebiyat Öğretmeni: “Boş ver hocam bunlar yaparlar yaparlar yapmadım derler.”Öğretmen iyice sinirlenmiş.Bu sefer karşısında Müdürü bulmuş. Hocam ne oldu.”Hiç sorma hocam sınıfta çocuğun birine sordum Roma’yı kim yaktı diye, çocuk ben yakmadım diye başladı ağlamaya””Tamam hocam niye sinirleniyorsun ben şimdi bir kağıt yazıp kimin yaktığını bulurum zararı da tahsil ettiririm.”
Öğretmen Öğrencilerinden Fırlama Orhan’ın Defterine Bir yazı yazar ve babasına göstermesini söyler..Yazıda “Oğlunuz Orhan çok konuşuyor” yazar..
Bu yazıyı okuyan baba cevap yazıp Orhan’a hocasına göstermesini söyler..Cevapta şu yazar:
“O da bir şey mi sen gel bir de annesini gör”
– Matematikten sözlüye kalktın mı?
– Evet kalktım.
– Soruları bildin mi?
– Elbette bildim.
– Kutlarım seni, iyi not almışsındır.
– Not vermedi!
– Neden?
– Çünkü, “Bugün Bir Nisan, bendi kandıramazsın”, diyerek dinlemedi bile.
Bir hoca sınav yapıyormuş. Herkes ona sıfırcı diyormuş. Hiç iyi not vermezmiş. Bir gün sınav yapmak istemiş. Sandalyeyi masanın üstüne koymuş. Soru:
– Sandalye nerededir? Sınavda herkes 0 almış. Tek kişi 5 almış. Cevabı şuymuş:
– Hangi sandalye?
İlkokulun beşinci sınıfına müfettiş gelmiştir.
Tarh dersinde çocuklara birkaç soru sorup cevap alamayınca:
– Peki, İstanbul`u kim aldı? diye sorar.
– Vallahi biz almadık öğretmenim, derler. Sinirlenen müfettiş, doğru müdüre çıkar ve:
– Ne biçim beşinci sınıf bunlar, der.
Müdür gayet ciddi cevap verir:
– Aman müfettiş bey biz o sınıftan neler çekiyoruz. İşte böyle alırlar da almadık derler.
Bir gün öğretmen ödevleri kontrol ediyordu.
Sıra Efeye gelince öğretmeni ” Bu ne biçim ödev! Seni babana söyleyeceğim. ” demiş. Hayır öğretmenim söylemeyin çünkü ödevimi babam yaptı.
– Çocuklar, dedi öğretmen, hangisi bizim için önemlidir?
Güneş mi yoksa ay mı?
– Tabii ki ay, dedi Bilgen, en azından geceleri etrafı aydınlatıyor.
Gündüz güneş çıktığında ise zaten ortalık aydınlık oluyor!!
Öğretmen sordu: “En yararlı ev hayvanı hangisidir?”diye sordu.
Bir öğrenci yanıt verdi:
İnektir öğretmenim. Eti, sütü, kemiği, derisi, gübresi yani herşeyi işe yarar. Üstelik küfür olarak da kullanılır…
Bir öğrenci, sınavlarda başarı göstermenin kestirme yolunu bulmuştu.
Bazı zor konuların cevaplarını gömleğinin koluna yazıyor ve sınavda buradan kopya çekiyormuş.
Bir gün fizik sınvından sonra karşılaştığı tarih öğretmeni sordu:
– Nasıl fizik sınavın iyi geçti mi?
Öğrenci üzgün üzgün başını salladı:
– Hayır öğretmeni herhalde kaldım.
– Neden?
– Yanlışlıkla kimya gömleğimi giymişim!
Kadeş savaşı çok komilmiş, ama bizim ülkemizde olmaz değil.. 🙂